18 Ekim 2009 Pazar

Esad'ın Suriyesi'nden Aliya'nın Bosnası'na


Saraybosna duvarlarında “Diyaloğun canı cehenneme” yazarken, Ankara Bosna’da “kolaylaştırıcılığa” soyunarak, son dönem dış politikasında ilk kez bu denli yerinde bir “açılıma,” imza atıyor. Peki siz bir Türk vatandaşı olarak Aliya İzzetbegoviç’e mi kulak vermek isterseniz, yoksa Hafız Esad’a mı? DEVAMINI OKU

9 Ekim 2009 Cuma

Pax America'nın Sonu ve Türkiye'nin Yolu


Giderek daha da dengesizleşen dış politikamız, reel değil, sürreel bir “Amerikan barışı” rüyası içerisinde şekilleniyor. Oysa ABD artık bir süpergüç değil; ekonomide, siyasette ve hatta internette kayan bir yıldız... Bizim ABD’ye daha gerçekçi bir gözle bakmaya başlayıp AB’nin dümenine geçerek, yeni düzenin “dünya güçlerinden” biri haline gelmeyi planlamamız gerekmiyor mu? DEVAMINI OKU

ABD İçin Suriye’ye Değil, Türkiye İçin AB’ye Açılmalıyız

Ankara’nın son günlerde izlediği dış politikayı bizzat Obama tasarlasa bu kadar olurdu... Alelacele yapılan Ermeni açılımı ve Suriye’ye vizenin kaldırılması gibi adımlar, dışarıda dengesizce sürüklendiğimizi gösteriyor. Hükümet, bununla da kalmayıp ABD’ye füzesavar için 8 milyar dolar ikram etmeyi planlarken, yeni vergi cezalarından medet umuyor olmalı. Ama en iyisi Washington güdümünden kurtulup, Türk vatandaşlarının Suriye’ye değil, Avrupa’ya vizesiz girmelerini sağlamak üzere çalışmaları... DEVAMINI OKU