23 Aralık 2009 Çarşamba

Patrik, Papa ve Çarmıhlı Tarihimiz


Patrik Bartholomeos’un “çarmıh” çıkışı, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun “Bizim tarihimizde böyle bir şey yok” şeklindeki tuhaf yanıtlarıyla karşılandı. Bu yazıda, bir cezalandırma yöntemi olarak çarmıhın tarihimizde var olduğu gerçeğini hatırlatacağım. Ayrıca Patrik ile birkaç kez görüşme fırsatı yakalamış bir gazeteci olarak onun sözlerinin bana neden Papa 16. Benedikt’i anımsattığını açıklamak ve “ekümenizm” tartışmasını değerlendirmek istiyorum. Sonuçta Patrikhane, Yunanistan ve ABD’ye bırakılamayacak kadar önemli... DEVAMINI OKU

9 Aralık 2009 Çarşamba

Avrupa Yerlilerini Koruma Derneği

İsviçre’de minare yapımının referandumla yasaklanması, doğrudan demokrasinin bir ‘çoğunluk diktatörlüğüne’ dönüşme riskini sergiliyor. Ancak asıl büyük tehlike, kitlelerin “günübirlik” hislerinden değil, seçkinlerin ‘bilinçli’ tasarılarından kaynaklanıyor. Bu açıdan İsviçre’nin “ırkçı” halkından çok, örneğin Fransa ve Almanya’daki “merkez” siyasetçileri eleştirmek daha mantıklı... DEVAMINI OKU

17 Kasım 2009 Salı

Nazi Onur Öymen, Bölücü Ahmet Kaya


Hükümetin demokratik açılım süreci, toplumda uzlaşmanın değil, yeni çatışmaların önünü açtı. Belki de kalıcı bir çözümün anahtarı, siyasete değil, kültüre odaklanmaktır. Hem (siyasi bir linç kampanyası sonucu bugün Türkiye’de en çok nefret uyandıran isim haline gelen) Onur Öymen’i, hem de (aynı akıbete yıllar önce uğramış olan) Ahmet Kaya’yı savunmak mümkün değil mi? TBMM’deki aşiret ağaları ve 12 yaşında öldürülen Erzurumlu Musa Kang, ‘Postmodern Türkiye’nin boğuştuğu bu denklemin neresinde? DEVAMINI OKU

4 Kasım 2009 Çarşamba

AB'nin Kurtuluşu İçin Mütevazı Bir Öneri

Müslüman göçmen sorununun Avrupa’nın medeni toplumlarında derin yaralar açmayı sürdürdüğü bu günlerde, yakında oluşturulacak AB Başkanlığı koltuğu için meseleyi “kökten” halledebilecek bir aday öneriyorum. İsveç hükümetinin iltifatına mazhar olmuş, Merkel ve Sarkozy’nin de desteklemesini beklediğim bir “Demir Leydi” bu... DEVAMINI OKU

18 Ekim 2009 Pazar

Esad'ın Suriyesi'nden Aliya'nın Bosnası'na


Saraybosna duvarlarında “Diyaloğun canı cehenneme” yazarken, Ankara Bosna’da “kolaylaştırıcılığa” soyunarak, son dönem dış politikasında ilk kez bu denli yerinde bir “açılıma,” imza atıyor. Peki siz bir Türk vatandaşı olarak Aliya İzzetbegoviç’e mi kulak vermek isterseniz, yoksa Hafız Esad’a mı? DEVAMINI OKU

9 Ekim 2009 Cuma

Pax America'nın Sonu ve Türkiye'nin Yolu


Giderek daha da dengesizleşen dış politikamız, reel değil, sürreel bir “Amerikan barışı” rüyası içerisinde şekilleniyor. Oysa ABD artık bir süpergüç değil; ekonomide, siyasette ve hatta internette kayan bir yıldız... Bizim ABD’ye daha gerçekçi bir gözle bakmaya başlayıp AB’nin dümenine geçerek, yeni düzenin “dünya güçlerinden” biri haline gelmeyi planlamamız gerekmiyor mu? DEVAMINI OKU

ABD İçin Suriye’ye Değil, Türkiye İçin AB’ye Açılmalıyız

Ankara’nın son günlerde izlediği dış politikayı bizzat Obama tasarlasa bu kadar olurdu... Alelacele yapılan Ermeni açılımı ve Suriye’ye vizenin kaldırılması gibi adımlar, dışarıda dengesizce sürüklendiğimizi gösteriyor. Hükümet, bununla da kalmayıp ABD’ye füzesavar için 8 milyar dolar ikram etmeyi planlarken, yeni vergi cezalarından medet umuyor olmalı. Ama en iyisi Washington güdümünden kurtulup, Türk vatandaşlarının Suriye’ye değil, Avrupa’ya vizesiz girmelerini sağlamak üzere çalışmaları... DEVAMINI OKU

13 Eylül 2009 Pazar

New York Times, Chavez ve DYH


Doğan Yayın Holding’e kesilen vergi cezası, dünyanın en büyük gazetesi olan New York Times’ı kapanmanın eşiğine getiren borcun iki katı... Fransız Le Nouvel Observateur Dergisi, “Türkiye’de basını boğazlamak gibi Üçüncü Napolyon'a özgü yöntemlere rastlıyoruz" diye yazdığında, bu yorumu “indirgemeci” bulmuştum. Fakat Polonyalı bir meslektaşım ve onun Venezuelalı nişanlısı, bir başka benzetme yaparak, ‘Chavismo’ya doğru gittiğimize beni ikna etti. DEVAMINI OKU

14 Ağustos 2009 Cuma

Sinema Gözüyle İran Meselesi


İran’da bitmek bilmeyen siyasi ve toplumsal kargaşanın kökenlerini, ne uluslararası medyaya, ne de resmi kaynaklara başvurarak inceleyebiliriz. Bu kadar karmaşık bir toplumu anlamak için, onun “kültür ürünlerine” bakmak en iyi yöntemdir. Gelin, bu iş için,“Gizli Oy” ve “Kertenkele” adlı iki büyük İran filmini analiz etmeyi deneyelim. DEVAMINI OKU

24 Temmuz 2009 Cuma

Nabucco: Riskleri ve Fırsatları


Hükümetlerarası antlaşmayla ilk adımı atılan Nabucco projesi, Türkiye için “büyük fırsatların” yanısıra, “hayati riskler” de getiriyor. Akıllıca bir “geri adım” atıp projenin suya düşmemesini sağlayan hükümetin, ortada bir taviz yokmuş gibi davranması gereksiz. Daha fazla “şeffaflık” beklediğimiz Ankara’nın asıl cevap vermesi gereken sorular şunlar: Türkiye’den geçecek 2 bin kilometrelik boru hattını, AB güvenlik güçlerinin korumasına izin vereceğimiz doğru mu? Bu durumda egemenliğimize gölge düşmeyecek mi? Bu konuda referandum yapmaya var mısınız? DEVAMINI OKU

14 Temmuz 2009 Salı

Uygurlar, Sarkozy ve ‘One Minute’

Doğu Türkistan olaylarına Ankara’nın tepkisi, Türk dış politikasında yeni bir ekolün gelişmekte olduğunu ispatladı. Başbakan Erdoğan’ın Çin açısından yenilir yutulur cinsten olmayan sözlerinin ardından Pekin’e karşı en ufak bir yaptırıma bile gidilmemesi, Davos sürecini hatırlatıyor. Dış politikamızı “parlayıp sönme” rutinine oturtan bu gelgitlerin, Erdoğan’ın çok eleştirdiği “Sarkozy popülizminden” farkı nedir? Öyle görünüyor ki, Uygurların kurtuluşu ne Ankara, ne de Washington’da... Belki Urumçi’de, Kaşgar’da... DEVAMINI OKU

8 Temmuz 2009 Çarşamba

İçeriden İran ve Michael Jackson


Michael Jackson’ın ölümüne dünyada en çok üzülenlerden biri de, herhalde İranlı muhalif gruplardır. Jackson’ın ölümüyle birlikte, uluslararası medyada çıkan İran haberleri 24 saat içinde yüzde 10 düşmüştü. Bugün İran’daki olaylar tamamen unutulurken, törenle uğurlanan Jackson daha uzun süre konuşulacağa benziyor. Aslında İran’ın “karmaşık iç yüzü” de, bir Jackson şarkısını dinleyerek anlaşılabilir: “Man in the Mirror.” DEVAMINI OKU

3 Temmuz 2009 Cuma

İran’a Küresel Bakış


İran’da seçimlere hile karıştırıldığı iddialarının ardından yaklaşık iki haftadır devam eden protesto gösterileri hız yitirirken, dünyanın gözü hâlâ Tahran’da. “Bütün Dünya İzliyor” sloganının ilk kez hakkını veren bu “küresel bakış,” geçmişte olduğundan çok daha farklı etkilere sahip. Çünkü hem İran’ı, hem de ABD dâhil tüm dünyayı dönüştürme potansiyeli var. Üstelik herkes bu bakışın farkında... DEVAMINI OKU

23 Haziran 2009 Salı

Musevi, Ilıcak ve Medyamız

İran’da günlerdir yaşananların Türkiye kamuoyuna yansımaları, Türk medyasının “köhnemiş” unsurlarını da gözler önüne serdi. “Abidevi bir kötü örnek” olarak, mesela Nazlı Ilıcak’ın temsil ettiği bu eski gazeteciliğin karşısında, çağa ayak uydurabilenler de var. Bunu İran haberlerinde bir kez daha gördük. DEVAMINI OKU

5 Haziran 2009 Cuma

Davutoğlu'na Açık Mektup


Mor Gabriel krizi yüzünden “zorunlu izne” ayrılan Düsseldorf Başkonsolosu Hakan Kıvanç, bugün-yarın görevine dönecek. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, yeniden canlanabilecek bu kriz yüzünden Almanya ile “iyi ilişkileri” bozmama niyetini anlıyorum. Ama çözümün, Türkiye’nin büyüklüğüne gölge düşürmemesi de şart. Açık mektubum, bu gerekliliği vurguluyor. DEVAMINI OKU

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Çeşitliliğiyle Birleşik Bir Final Gecesi


İstanbul’da oynanan UEFA Kupası finalini, Batı Avrupalı bir grup genç gazeteciyle birlikte izledim. Almanya’nın Werder Bremen ve Ukrayna’nın Shakhtar Donetsk takımları Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’nda kıyasıya mücadele ederken, biz daha çok futboldan başka şeyleri, özellikle de Avrupa’nın siyasi ve kültürel meselelerini konuştuk. Bu final, belki de bu yüzden, izlediğim en güzel spor organizasyonlarından biri oldu. DEVAMINI OKU

28 Nisan 2009 Salı

Azerbaycan'a Rağmen Olmaz

“Soykırım” kelimesi üzerinde yapılan tartışmalar, ABD açısından, Trans-Kafkasya’daki ‘Büyük Oyun’un perdelenmesine yarıyor. Yapmamız gereken, Obama’nın soykırım deyip demediğini veya ABD’nin bölgede ne istediğini bir kenara bırakıp, artık “milli bir siyaset” oluşturmak. Bu yüzden “Bakü’ye rağmen” değil, “Bakü ile birlikte” Ermenistan’a yakınlaşmak şart. DEVAMINI OKU

22 Nisan 2009 Çarşamba

Susan Boyle Fenomeni


İngiliz Popstar’ının yarattığı “küresel yıldız” Susan Boyle’un öyküsü, çok hakiki ve epey dokunaklı. Ama gösteri toplumunun bildik işleyişinde Boyle’u kullanan bir “medya sömürüsünden” de bahsetmek gerekiyor. DEVAMINI OKU

11 Nisan 2009 Cumartesi

Obama'nın Kol Saati


Türkiye’nin dış politikası açısından son 15 günün özeti, Obama’nın kol saatinde ve Rasmussen’in omuz askısında gizli. İlkini Tophane’de çıplak gözle izledim. İkincisini ise televizyonda gördüm. İşte izlenimlerim… DEVAMINI OKU

31 Mart 2009 Salı

Çadır Köşk Medyası


Yıldız korusunda doğanın canlandığını görüp keyiflenirken, tepeye vardığımda bir “demokrasi ayıbıyla” karşılaştım. Çadır Köşkü’nde bana “Hürriyet yok” dediler, ama Allah’tan oradaki diğer gazetelerden, halkın, hükümete “krize rağmen güvenoyu” verdiğini öğrenebildim. DEVAMINI OKU

27 Mart 2009 Cuma

Ukrayna Savaşı Bitmiş Değil


Doğalgaz krizinin ardından aylardır Rusya ile yakınlaşmış görünen Ukrayna hükümeti, kış biter bitmez müthiş bir çalım atıp enerji şebekesini Avrupa Birliği’ne emanet etti. Buna karşın, Rusya’nın Ukrayna’da kaybettiğini söylemek zor. Uzun vâdede Moskova’nın bölgedeki üstünlüğünü koruduğunu anlatmak için, geçen sonbaharda yapıp tam metnini henüz yayınlayamadığımız bir röportajı sizinle paylaşacağım. DEVAMINI OKU

20 Mart 2009 Cuma

Geriye Doğru Evrim

Darwin tartışmaları, ülkemizle ilgili bazı gerçekleri yüzümüze vurdu: “İlerledik” dediğimiz nice alanda aslında ne kadar gerilemişiz... Çevremizde kutlamalar yapan dünyanın goygoyculuğuna kanıp bir “gelişim” rüyası görürken, gerçekte nasıl da çöküyoruz. Belki bunun nedeni, muhafazakar siyasetin Türkiye’ye uymaması, “köksüz” ve “ithal” kalmasıdır... DEVAMINI OKU

12 Mart 2009 Perşembe

Yeşiller Arasında Gri Bir Ada

ABD Başkanı’nın Türkiye ziyareti, AKP’nin Youtube açılımı, teknolojik tembelliğimiz, dinselliğin internete de nüfuz etmesi, Büyük Resesyon ve “barış için savaşmak” üzerine bir yazı bu... Peki Sudan lideri Ömer el Beşir’e tutuklama emri çıkaran Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne Yunanistan’dan Venezuela’ya 108 ülke üyeyken, biz neden değiliz? DEVAMINI OKU

18 Şubat 2009 Çarşamba

Asker, Siyasetçiliğe Soyunursa...

İsrailli komutan Mizrahi’nin Başbakan Erdoğan’ı ve Türkiye’yi suçlayan çıkışı, İsrail devlet politikasındaki bir değişimin habercisi olmaktan çok, “yerleşimcilerin” bu ülke siyasetinde oluşturduğu fay hattında yaşanan son seçim depreminin bir artçısı gibi.

Siyaset sahnesi askerlerle dolu olan İsrail’in bir “travma toplumu” olduğu düşünüldüğünde, bu kademedeki bir yetkilinin bile “fena halde saçmalayabileceğini” hesaba katmak gerekiyor. Ama toplumsal ruh hâlindeki bu değişimin, ABD’deki Yahudi lobisine de uzandığını unutmamalıyız. DEVAMINI OKU

5 Şubat 2009 Perşembe

Yeni Osmanlıcılık Rüyasına Karşı Denge Siyaseti

Davos krizinin ardından İstanbul ve Gazze’deki kalabalıklar, Türk ve Filistin bayraklarını yanyana dalgalandırdı. Acaba bu kalabalıklar içinde kaç kişi, Filistin bayrağının, Osmanlı’ya karşı başlatılan ayaklanmayı organize etmek üzere 93 yıl önce İstanbul’da toplanan Arap entelektüelleri tarafından tasarlandığını biliyordu? Bunun cevabını bilmiyorum, ama bir şeyden eminim: Milli çıkarlarımız dışındaki faktörleri esas alıp geleneksel “denge siyasetimizi” bırakır ve dış politikada “ümmetçi romantizme” dalarsak, uluslararası arenada bu kadar güçlendiğimiz bir dönemde dünya başımıza yıkılabilir. DEVAMINI OKU

28 Ocak 2009 Çarşamba

Diplomaside Hiperaktifiz Ama...

Yukarıdaki fotoğraf, Gazze’de geçen hafta yapılan bir Hamas düğününde çekildi. Bu resimdeki geline bakarak kendi kendime soruyorum: Hamas’ı ‘kader arkadaşı’ gibi gören AKP hükümetinin, ‘diplomatik hiperaktivite’yi bırakıp, dış politikada Türkiye’ye yakışacak ‘ahlâki bir tavır’ takınma zamanı gelmedi mi? DEVAMINI OKU

16 Ocak 2009 Cuma

Enerji ve korku

Gelin, Türkiye-AB ilişkilerini etkileyen güncel bir olay ve üzerinden aylar geçen bir açıklamayla başlayalım. ABD merkezli küresel ekonomik krizin dününe ve yarınına değindikten sonra, “korku toplumu” meselesiyle bitirelim. DEVAMINI OKU

Eylül 2008 - Ocak 2009

‘Ağ Toplumu’ olarak Yeni Dünya Düzeni –1-

Gürcistan savaşının ardından bir galat-ı meşhur slogan peyda oldu: Yeni bir Soğuk Savaş çıkmış; ABD ve Rusya, tekrar “çift kutuplu” bir dünya düzeni oluşturuyormuş. Hala 50 yıl öncesinin kafasıyla düşünen, son kullanma tarihi geçmiş stratejistler, artık 1950’lerin monoblok dünyasında yaşamadığımızı idrak edemiyorlar. Oysa postmodern iletişim devrimiyle büzülen küremizde, kutup sistemini yok eden bir “ağ sistemi” çoktan oluştu ve “yeni dünya düzeni” işte tam da bu sistem! DEVAMINI OKU

‘Ağ Toplumu’ olarak Yeni Dünya Düzeni –2-


Yeni dünya düzeninde NATO gibi örgütler tarihe gömülecek; hackerların, kadınların, viral pazarlamacıların ve El Kaide’nin anlam ifade ettiği bir sistem olacak bu... DEVAMINI OKU

Ira furor brevis est

Başlık, Latince bir deyiş. “Öfke, kısa süreli bir deliliktir” anlamına geliyor. Bu yazı ise, hınç alma kültürümüz, mağdur siyasetçilerimiz, zayıflama kamplarımız ve ABD’nin ekonomik kriz paketi üzerine olacak. DEVAMINI OKU

Çok kültürlülüğümüz patladı da kültürümüz sağlam mı kaldı

Metrobüsün askeri stratejideki önemi, Amerikan dizisindeki ASALA göndermesi, Orhan Pamuk, Evrim Teorisi, Ajax futbol takımı ve insan soyunun tükenişi hakkında bir yazı... DEVAMINI OKU

Küresel krizin keyfini çıkarın

Yaşanan mali kriz, yeni bir çağın habercisi falan değil; sadece, kapitalizmin tarihi gidişatı üzerinde olağan bir durak. Bu krizden sosyalizm çıkacağını, şimdiye kadar alınan önlemlerin sosyalizmi andırdığını sananlar yanılıyorlar. Doğal afetlerin bile küreselleştiği postmodern çağda, felaketlere biraz da özlem duyuyoruz. Çünkü onlar, çağımızda hepten kaybolan “gerçeklik” hissini, bir yudum da olsa bize yeniden tattırıyorlar. DEVAMINI OKU

Obama, Turgut Özal ve Ahmet Türk: Militan siyasete karşı birleştirici liderlik

ABD Başkanlık Seçimleri’ne bakınca, “Türkiye’de Kürt başbakan seçilir mi” sorusuna “Turgut Özal” cevabını vermek çok da mantıksız değil. Nitekim Obama, tıpkı Özal gibi, kendi alt kimliğini unutturarak ülkeyi bütünleştiren bir lider. Türkiye’deki Kürt politikacılar, etnik siyaset yaptıkları müddetçe bu düzeye ulaşamazlar. Bu yüzden Obama ve Özal’dan alınacak çok ders var. DEVAMINI OKU

Kimse onu izlemiyorken intihar eden Brezilyalı bir karınca, yine de ölür mü?

Mumbai’daki terör saldırılarının oluşumu ve sonuçları, her ülkede birinci haber olmayı kuşkusuz hakediyor. Yine de, Hindistan’dan üç gün boyunca canlı yayın yapan uluslararası medyaya, Nijerya’da iki gün içinde palalarla öldürülüp camilere yığılan 300 sivili ve “Brezilyalı intiharcıl karıncaları” da hatırlatmak gerekmiyor mu? DEVAMINI OKU



Sorun ‘köylü İslam' değil iflas eden şehirciliğimiz

‘Gecekondu camiler' sorununun kaynağını ‘köylü İslam'ın yayılmasında aramak, anlaşılabilir bir yaklaşım. Ancak üst geçitlere varıncaya dek şehirlerimizdeki herşeyin estetikten alabildiğine uzaklaştığı düşünüldüğünde, asıl sorunun ‘dini anlayışta' değil, belediyeciliğimizde olduğunu görüyoruz. Kazakistan'daki ve Katar'daki gelişmeler de bunu kanıtlıyor. DEVAMINI OKU

Seri katil, acımasız polis ve bir çocuk

Kuzeyden güneye uzunluğu, Eminönü-Beylikdüzü mesafesi kadar... Genişliği Bartın’ın yarısı... Hâkkari’den daha yoksul, ama nüfusu Bursa kadar. Böyle bir yer Gazze Şeridi ve biz İsrail’in buraya düzenlediği operasyona bakıp soruyoruz: Bir seri katil, kalabalık bir alışveriş merkezinde kaçırdığı bir çocuğun kafasına silah dayamışsa, hem zanlıyı hem de çocuğu öldürmek polis için meşru bir çözüm müdür? DEVAMINI OKU

Milat ve Hicret

2008 yılı, insanlık tarihine, bir devrin kapanıp bir diğerinin açıldığı bir kilometre taşı olarak geçebilir. Küresel ekonomik kriz ve ABD’nin ilk siyah başkanını seçmesiyle hatırlanacak bu yıl, belki de 21’inci Yüzyıl’ın asıl başlangıcıdır. Gelin, 2009’a bir de bu gözle bakalım. DEVAMINI OKU

Mayıs 2008 - Ağustos 2008

Avrupalılar ne kadar Avrupalı?

Antalya'nın Kemer ilçesinde bir oteli, henüz sezon başı olmasına rağmen tıka basa dolduran Alman turistler, açık büfe kahvaltı için sabahın köründe birbirlerini ezerek sıraya girdiğinde, kendi kendime iki soru sordum: 1) Türk turizmi, ekonomik durgunluk şayiasına rağmen, yoksa epey kazançlı bir yıl mı yaşayacak? 2) Avrupalılar, örneğin tatilleri için Türkiye'yi tercih eden bu orta yaş üstü Alman kitle, aslında ne kadar Avrupalı? DEVAMINI OKU

Biz ne kadar Avrupalıyız?

Estonya’nın başkenti Tallinn’de bulunan 604 yıllık belediye meclis binasının halka kapalı bir kabul salonunda, Ortaçağ boyunca ülkeye hükmeden İsveçlilerden yadigar tablolar var. İsveç krallarının portreleri arasında tek bir yabancı lider dikkat çekiyor: Sarığıyla, şalvarıyla, bıyığıyla diğerlerinden ayrılan bu lider, Osmanlı Sultanı İkinci (Genç) Osman. DEVAMINI OKU

Bilimsel bir kehanet

Petrol fiyatlarının rekor üstüne rekor kırmasını, küresel düzendeki diğer sarsıntılarla birlikte değerlendirdiğimizde, insanlık tarihinin bir dönüm noktasında olduğumuz anlaşılıyor. DEVAMINI OKU

32 kısım, tekmili birden Indiana Jones analizi

70’ine merdiven dayamış “kamçılı adam”, beyaz perdede son bir fırtına daha estirmeye başladı; ama yakından takip ettiğim bu seri hakkındaki şahsi kanaatim hiç değişmedi: Indiana Jones, mükemmel bir proje ve çok kötü (evil / bad?) bir iş. Son film “Kristal Kafatası”, bunu daha da açık bir şekilde gözler önüne seriyor ve ben sinema sanatından çok, siyaseti kastediyorum. DEVAMINI OKU

Obama ne kadar siyah, Hillary ne kadar kadın?

Demokratların iki başkan aday adayı da, “değişim” temasını işledi. İki isim finale kaldı: Irka dayalı bir değişimin simgesi olan siyah Barack Obama ve cinsiyete dayalı bir değişimin simgesi olan kadın Hillary Clinton. Ama değişim falan gelmeyecek. ABD’den, Türkiye de dahil tüm dünyaya yayılan trans-politika çağında, muhalefet zorla yok edilmemiş; daha da kötüsü, kendisinin karikatürü haline getirilerek gönüllü bir mutlak sona sürüklenmiştir. Siyasi trans-seksüalitesi ile “erdişi” Hillary de, siyasi trans-ırkiyatıyla “melez” Obama da, bu akıbetin en canlı örnekleridir. DEVAMINI OKU

Iran Delenda Est

ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, bugünlerde muhtemelen Romalı Markus Porsius Kato'nun diliyle konuşuyor: "Çünkü neler yapılması gerektiğini ve bunların nasıl yapılacağını Senato’ya ben gösteriyorum: Öteden beri kötü niyetler besleyen İran’ın savaş ilan etmesini beklemeden, biz savaş ilan etmeliyiz; onun yerle bir olduğunu görmedikçe içim rahat etmeyecek." DEVAMINI OKU

Türkiye bir hukuk devleti midir


Bu sorunun cevâbını, artık çok daha umarsızca arıyorum. Ama hem AKP'nin kapatılma davasındaki, hem de Ergenekon soruşturmasındaki iddianamelerin yarattığı garabeti havsalam bir türlü almıyor. Belki de bir hukuk devleti değil de, bir edebiyat devleti olmalıyız. DEVAMINI OKU

Bu kış İngiltere’ye şeriat gelecek

İngiltere’de önce Canterbury Başpiskoposu’nun, ardından Yargıtay Başkanı’nın, şeriat hükümlerini ülkenin milli hukukuna entegre etme önerisi, Ada basınında “dehşetle” karşılandı. Muhafazakar İngilizler’in içine düşen kurdu, bizim de gözümüz bir yerden ısırmıyor mu? DEVAMINI OKU

“İkinci Büyük Buhran” öncesi kehanetler


Dünya, 1928-1929 yıllarında başlayan Büyük Buhran’dan beri yaşanan en büyük ekonomik krizin eşiğinde. 80 yıl öncesine dönüp bakarak birçok ders çıkarabiliriz, ama bu kez krizin dünya tarihinde daha önce hiç görülmemiş bir niteliği olduğunu da unutmamalıyız. Türkiye bu kez küresel krizde çok daha kritik bir rol oynayabilir. DEVAMINI OKU

Obama’yı, Karadziç ile okumak: Temaşa devam etmeli

ABD Başkanlık Seçimleri’nin şenlikli görüntüsünün altında, ancak ‘gösteri-ötesi çağ’a özgü yeni dinamiklerden haberdarsak kavrayabileceğimiz uğursuz bir mekanizma var. Bu mekanizma, soykırımcı Sırp lider Karadziç’i aniden paketleyip uluslararası mahkemeye teslim eden düzeneğin ta kendisi olabilir. DEVAMINI OKU

Hepimiz Max Payne'iz

Türkiye'de Youtube gibi sitelere erişimin engellenmesi tartışıladursun; İngiliz hükümeti, sansürde gözünü bilgisayar oyunlarına dikti. Londra'nın “Hollywood tarzı denetim” girişimi, yeni bir medya olarak bilgisayar oyunlarının artık en az sinema kadar ciddiye alındığını gösteriyor. Ama bu, hiç de iyi bir haber değil... DEVAMINI OKU

Doha sürecini açgözlülük tıkadı

Yoğun iç gündem bizi esir almışken, dünya ekonomisinin geleceğini şekillendirecek bir gelişmeye neredeyse kayıtsız kaldık. 2008 Doha fiyaskosu, tarihe kara bir leke olarak geçecek. Zengin ülkeler biraz ödün verebilseydi, serbestleşecek uluslararası ticaret, refahın yoksul ülkelerle paylaşılması yönünde en azından simgesel bir mesaj verecekti. DEVAMINI OKU

Rusya, ‘vur’ deyince neden öldürdü?

Rusya’nın Gürcistan’a müdahalesi, başlangıç koşulları değerlendirildiğinde “haklı” olsa da, Gürcülerin geri çekilmeye başladığı pazar gününden beri yaşananlar “normal” değil. Türkiye’nin, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı çevresinde yaşananlara bakıp Nabucco’ya hız vermesi ve bir an önce enerji bağımsızlığı kazanması gerek. DEVAMINI OKU

Brzezinski ve Dugin’in asla göremeyip Cumhurbaşkanı Gül’ün yaklaştığı gerçek

Gürcistan krizinin ardından jeostrateji uzmanları arasında anlaşmazlık var. ABD ile Rusya’nın yeni bir Soğuk Savaş’a başlayıp başlamadığı, yeni dünya düzeninin aslında kaç kutuplu olduğu tartışılıyor. En büyük stratejistler bile, miadı çoktan dolmuş ana fikirlerle hareket etmeleri yüzünden hepimizi yanıltırken, Cumhurbaşkanı Gül, küresel gerçeğe bence daha yakın. DEVAMINI OKU

Erdoğan ve Bush arasında ilginç iş bölümü

Ankara'dan önceki gün gelen bir haber, hemen hiç kimsenin ilgisini çekmedi. Habere göre, Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin salı günü yapılan MYK toplantısı sırasında Gürcistan'daki krizi değerlendirmiş. Erdoğan, Gürcü lider Mihail Saakaşvili'yi aramasına rağmen, Rusya Başbakanı Vladimir Putin'e telefon etmemesini ilginç bir şekilde açıklamış. DEVAMINI OKU

Ocak 2008 - Nisan 2008

Kucaklaşma

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, İspanya'nın başkenti Madrid'de, artık "Avrupa Birliği Dışişleri Bakanı" sayılabilecek Javier Solana ile "kucaklaşması," Ankara-Brüksel arasındaki tarihi ilişkinin trajikomik bir karikatürü, acıklı bir alegorisi gibiydi. DEVAMINI OKU


Ermeni soykırım iddialarında duygu sömürüsü faktörü

Özellikle ABD’deki Ermeni lobisi, sözde soykırımı nispeten sivil, gayriresmi yollardan ve duygu faktörünü kullanarak etkili bir biçimde savunmaya devam ettiği için işimiz zorlaşıyor. DEVAMINI OKU

Ya Bush’un dedesi darbe yapsaydı ve ABD de Nazilere katılsaydı...

ABD Başkanı George W. Bush’un öz dedesi Preston Sheldon Bush tarafından 70 yıl önce planlanan faşist darbe girişiminin detaylarını bugün Foto-Analiz’de okudunuz. Bazı yorumcular şunu söylüyor: Dede Bush faşist bir darbe yapmayı başaramadı ama ondan iki kuşak sonra isteği neredeyse tamamen yerine geldi. Şaka bir yana, gelin “spekülatif tarih” üzerine küçük bir beyin fırtınası yapalım ve “Dede Bush 70 yıl önce asker zoruyla yönetime el koymuş olsa bugün nasıl bir dünyada yaşardık” sorusuna cevap arayalım. DEVAMINI OKU

AB'nin, Sırbistan ayıbıyla biz Türklere öğrettikleri

Sırbistan, coğrafi olarak da, siyasi olarak da Kosova ile Avrupa Birliği'nin tam ortasında, hayati bir seçim yapmaya hazırlanıyor. Bu süreçte AB'nin yaptığı ahlâken "utanç verici" hamlelere bakarak, belki biz de bir ders çıkarmalıyız. DEVAMINI OKU

Sırbistan, AB ve Nabucco

Korkulan olmadı. Sırbistan’da aşırı sağcı Tomislav Nikoliç değil, liberal Boris Tadiç kılpayı farkla da olsa devlet başkanı seçildi. AB yanlısı mevcut Cumhurbaşkanı Tadiç’in zor da olsa bir kez daha göreve gelmesinin ardından, bu kez makropolitik düzeyinde konuyu ele alalım. DEVAMINI OKU

İnovasyon ve Parti Kapatma -I-

Ajanslara geçen hafta düşen bir haber, uluslararası basında geniş biçimde kullanılmasına rağmen, belki de insanları intihara teşvik edebileceğine dair sorumlu bir tedirginlikle, Türk basını tarafından fazla büyütülmedi. Karmaşık bir “intihar makinesi”nin planlarını internetten indiren Avustralyalı yaşlı bir adam, inşa ettiği ölüm düzeneğiyle kendisini birkaç metreden tabancayla vurmuş ve kendi eseri olan robotun “cinayeti” sonucu hayata gözlerini yummuştu. Bunun AKP'nin kapatılmasıyla ne ilgisi mi var? Durun anlatayım. DEVAMINI OKU

İnovasyon ve Parti Kapatma -II-

Parti kapatmanın, Türk hukuk sisteminin “icadı” olmadığını; ancak “Parti kapatan bir ülke AB standartlarını yakalayamamış demektir” diyen bazı Avrupalılara kendi tarihlerinden gösterilen benzer örneklerin de ne yazık ki bağlam dışı veya anakronik kaldığını geçen yazıda ifade etmeye çalışmıştım. Oysa AKP aleyhindeki iddianamenin hazırlanmasından bu yana hatırlanmayan çok daha geçerli bir örnek dava, dört yıl önce Belçika’da, yâni Avrupa Birliği’nin kalbi olan ülkede görülmüş ve bir parti kapatılmıştı. DEVAMINI OKU

Avrupa'nın ‘Ölmeyen Adam'ı: Türkiye

Ölüler neden geri döner? Sosyolojik psikanalizin, özellikle de kültürel eleştiri alanında en merakla sorulan sorularından biridir bu. Tâ bilinen ilk efsanelerden, Grek mitolojisinden, Homer'den ve daha sonraları Shakespeare oyunlarından gelen, günümüzde de sinemada, edebiyata hâlâ tekrarlanan bir temadır ölülerin geri dönüşü. DEVAMINI OKU

Ağustos 2007 - Aralık 2007

Kuyruk köpeği sallıyor; Türkiye, Irak’ı izliyor

Hem Sarkozy, hem de Kouchner’in dış politikası, dinamik olmak, alternatifleri çoğaltmak, manevra alanı sağlamak ve esneklik kazanmak üzerinde temelleniyor. Bu açıdan ABD ve Irak hükümeti ile sıcak ilişkiler kurmak yadırganmamalı. Peki Türkiye bu tartışmalardan ne ders çıkarabilir? DEVAMINI OKU

Irak Kürdistanı'ndan Kıbrıs Rum lokumuna

Papa 16. Benedikt, Türkiye'nin olası sınır ötesi harekatına karşı çıktığı dünkü açıklamasında, "Irak Kürdistanı" ifadesini kullandı. Türkiye olarak Bağdat'ın kuzeyindeki yerel hükümetin bağımsızlaşmasına, Irak'ın bölünmesine karşıyız karşı olmasına; ancak bu süreci hızlandıran uluslararası tutum netleşirken, neden biz de ciddi bir devlet olarak tepkimizi ortaya koymuyoruz? Mesela Makedonya gibi... DEVAMINI OKU

Amerikan istihbaratına kaldıysak, vah bizim hâlimize

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Washington ziyaretinde, PKK'ya karşı ABD'nin çantasından çıkan plan, askeri istihbarat paylaşımı ve daha etkili bir koordinasyon oldu. Ben özellikle askeri istihbarat paylaşımı sözünün ardından, büyük bir gazetenin, "ABD, casus uçak Predator'leri Türkiye'nin emrine verdi" manşetiyle bunu sanki yeni bir şeymiş gibi sunmasına şaşırdım. DEVAMINI OKU


Sarkozy’nin insanları ve Ratatouille’un sıçanları

Paris’teki “ikinci göçmen ayaklanması” ilkini gölgede bıraksa da sonuçta bastırıldı, ama sosyal bilimciler, Fransız başkentinden tüm ülke varoşlarına ilk fırsatta bir kez daha yayılacağını öngördükleri bir sonraki “yangın” hakkında uyarılarda bulunmayı sürdürüyorlar. Bu yıl gösterime giren Ratatouille adlı filmi ele alalım. Bu Pixar animasyonu, insanların dünyasında kabul görerek baş aşçı olmak isteyen “gastronom” sıçan Remy’nin hikayesini anlatıyordu. Biraz dikkatli incelendiğinde, filmin hemen her öğesinin günümüz Batı dünyasının zorlu toplumsal koşullarına göndermeler yaptığını ve bir çözüm önerisi (en azından özlemi) içerdiğini görebiliriz. DEVAMINI OKU

Yeni BOP: Büyük Ortabatı Projesi


Son haberlere göre, ABD'nin Ortabatı bölgesindeki beş eyalette yaşayan Amerikan yerlilerinin oluşturduğu kabileler federasyonu, atalarının Beyaz Saray ile neredeyse 150 yıl önce yaptığı tarihi anlaşmaları feshedip bağımsızlıklarını ilan ettiler. DEVAMINI OKU